Cumhurbaşkanlığı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Cimer
Hazine ve Maliye Bakanlığı
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Ankara Valiliği
Ankara Büyükşehir Belediyesi
Altındağ Belediyesi
Keçiören Belediyesi
e-Devlet Kapısı

Türk-İslam Tarihine şöyle bir baktığımızda, Türk-İslam Coğrafyasında sayısız katliamlar, soykırımlar, zulümler, baskılar, her türlü mezalimi görmek mümkün. Hem de zorbalığın insanlık dışı davranışların her çeşidinden.

Ecdat ne zamanki bulunduğu topraklarda zayıf düşmüş veya ayrılmış, anında azınlıklar (Ermeni, Rum, Hristiyan, Yahudi vs.) tarafından katliamlar başlamıştır. Yıllarca hatta yüz yıllarca ekmeğini, aşını yediği, suyunu içtiği topraklara isyan etmişler, komşularını gözlerini kırpmadan katletmişlerdir.

İlk Müslüman-Hristiyan çatışması 629 Mute Muharebesiyle başlamış, günümüze kadar hızını artırarak devam etmiştir. Müslümanlar, Savaş Hukukunun her maddesine harfiyen uyarken, Hristiyanlar, Yahudiler veya başka dinden olanlar, bırakın savaş hukukuna uymayı, kelimenin tam anlamıyla, “Müslüman kanı” içmek için her türlü alçaklığı yapmışlardır.

Günümüzde özellikle yakın tarihte, Keşmir’den Türkistan’a, Karabağ’dan Musul’a Kerkük’e, Filistin’e, Myanmar’dan Afganistan’a, Irak’a, Suriye’ye, Fas’a, Cezayir’e, Tunus’a varıncaya kadar bütün Türk-İslam Coğrafyasında katliama uğramayan yer kalmamıştır.

Tabi ki hemen insanın aklına geliyor! Acaba, Mute Muharebesinden Selçuklulara, Osmanlı Devletinden günümüze kadar geçen zamanda, (kurulup yıkılan Müslüman devletler dahil) Müslümanların yapmış oldukları herhangi bir katliam var mı diye sorduğumuzda, karşımıza tarih boyunca Müslümanların, mazlumun yanında, zalimin karşısında olduğunu görürüz. Hem de din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeksizin.

Elbette bunun tek bir nedeni var o da Kur’an’ın yasak kıldığı, haram saydığı işlerin kesinlikle yapılmaması emridir. Örneğin; Maide 32 de “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Buyurulmaktadır.

Kur’an da ve Sünnette bu ve buna benzer onlarca ayet ve hadis vardır. Ve Müslümanlar bu ilahi emirler doğrultusunda hareket ederek insan canını aziz bilmişlerdir.

Peki o zaman Hristiyanlar, Yahudiler, Ermeniler veya başka dine mensup olanlar neden Müslümanlara bu kadar düşman ve onları yok etmek için her yola başvurmaktadırlar? Aslında cevap çok açık ve net. Dünyevi mutlak hakimiyet ve mutlak güce sahip olmak, tahrif edilmiş din kitapları ile de bu alçaklıklarına kılıf uydururlar.

Peki neden Yahudiler kendilerini fırınlara atarak yakan Almanlara düşman değil de Müslümanlara düşman? Kendilerine tarih boyunca kol, kanat açmış olan Müslümanlara karşı bu öfke, bu nankörlük niye?

Onlara göre, İslam’a düşmanlık her şeyden önce gelir. Çünkü İslam’ın, onların haksız yere mazlumların kanını akıtarak, canını alarak, kurdukları düzeni, nizamı yıkacağından korkarlar.

Yine sıcak gündem olan İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırım. Adına din adamı denen hahamlar bile, çocuk, kadın, yaşlı demeden herkesi öldürebilirsiniz fetvası veriyorlar? Hani nerede kaldı, çağdaş, modern, demokrat, insan hak ve özgürlükleri gibi cilalı laflar?

Ve yine o kadar kin ve nefretleri üst düzeyde ki, İsrailli bir bakan, “Gazze’ye nükleer bomba atmamız ihtimal dahilinde” diyebiliyor.

Peki İsrail nükleer bomba kullanabilir mi? Kesinlikle hayır!

Ne Müslümanları düşündükleri için ne herhangi birilerinden korktukları için ne de üçüncü dünya savaşı çıkmasın diye değil.

Tek bir nedeni var o da o atmayı düşündükleri nükleer bomba kendilerini de yok edeceği için. Dip dibe olan Filistin ve İsrail toprakları bu bombadan aynı oranda etkilenecektir.

Sorularımıza devam edelim. İsrail, 365 Km’lik Gazze’yi tam bir aydır en son teknolojiye sahip silahlarla saldırıyorlar. Tam bir soykırım yapıyorlar. Taş üstünde taş bırakmadılar. Gazze ile savaşan ABD dahil bütün batı olduğu halde. Ama hala Gazze’yi ele geçiremediler. Peki neden?

Bu durumu Üstat Necip Fazıl ne güzel anlatmış; “Beni inanmış dört adam taşısın”

Şimdi diyeceksiniz ki, “Ana muhalefet partisi lideri değişti tek kelam etmiyorsun”

Cevap çok basit, “Gerek duymuyorum” Çünkü, zihniyet aynı olduktan sonra, kimin geldiğinin ne önemi var? Gazze’de çocuklar paramparça oluyor, her taraf yanmış çocuk cesetleri ile dolu, tam bir soykırım yaşanıyor ve senin gıgın çıkmıyor. Bir iki beylik laflarla geçiştiriyorsun, terör örgütü liderlerine selam yolluyorsun. Bütün dünya ayağa kalkmış yüzbinler protesto yürüyüşü yapıyor sen hala halkın gözünün içine baka baka birilerini pohpohluyorsun. Halkın buna mutlaka bir cevabı olacaktır.

İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı

Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı

Yorumlar