PKK YA SELAM ÇAKAN VATAN HAİNİDİR… Özellikle son günlerde nereden aldıkları belli olmayan emirlerle, büyük bir cesaret örneği gösteren! Siyasi parti liderlerini, yöneticilerini, sözcülerini hayret ve büyük bir şaşkınlıkla izliyoruz! Köhne, çürümüş, efendilerinin emir ve talimatları ile hareket eden, bunun içinde kendi milletini, içinde yaşadığı halkın değer yargılarını hiçe sayarcasına, fütursuzca saldıran ne olduğu, ne idüğü belirsiz siyasileri, nefretle, lanetle kınıyoruz. Açık açık Anayasa’nın 66 ncı maddesinde değişiklik öneriyoruz, “Türklüğü kaldırmak istiyoruz” diyen Vefa Partisi lideri ve sözcüleri kime selam çakıyor? Sonra bunu, “iletişim hatası” diyen kafa kimi ve neyi saklamak istiyor? Bu mankurt kafalar Türk Kimliğinin yerine hangi kimliği kabul ediyorlar? Kendileri Türk olmayabilirler, kabul etmeyebilirler de ama hiç kimse haddini ve maksadını aşarak böyle bir teklif de dahi bulunamaz. Bulunursa yasal ve demokratik yollardan bedelini öder. Ayrıca, CHP ve Deva, “Kürtçe zorunlu ders olsun gerekirse eğitim dili olsun” çıkışını nereye koyalım, nasıl anlayalım? Hainlikler bittimi? Hayır! CHP Genel Merkezinde Sayın Kemal Kılıçtaroğlu’nun Danışmanı, Nuşirevan Elçi, özerklik isteyen röportajında, Türk Bayraklarını kaldırttı. Sayın Danışman hangi bayrağın altında konuşmak ister di? Özerklik isterken hangi emperyal güçler adına Türkiye’nin bölünmesini gündeme getirdi? CHP neden hiç bir tepki göstermedi? Susmak kabul etmek anlamında değil mi? Susarak ne anlatılmak isteniyor? Sayın Danışmanın röportaj verdiği “Rudaw” kimdir? Nedir? Kimin yayın organıdır.? Herkes aslına mı dönüyor? CHP Parti İçi Eğitim Sorumlusu Aytuğ Atıcı; “HDP, CHP nin içinden çıkmıştır” sözleri ile “anlamadıysanız anlayın, görmediyseniz görün, duymadıysanız bir daha tekrar edelim” anlamında sözleri ile kimlere ne mesajlar veriyor? Bu güne kadar mecbur kalmadıkça ve mümkün olduğunca bu köşede parti ve kişi adı vermekten kaçındık. Yazılarımızın siyasi bir hedefi olmaktan çok, Türk Milletinin varlık ve beka davasını savunan, vatan, devlet, bayrak, millet, milli ve manevi değerlerine sahip çıkan bir anlayış içerisinde yazmaya çalıştık. Ancak son zamanlarda gelişen olaylar, verilen demeçler, söylemler bizleri isim vermeye mecbur kıldı. “Söz konusu vatan olunca gerisi teferruattır” anlayışı ile hareket etmeye edeceğiz. Dün de bu ve benzeri sözleri dile getirmeye yeltenenler oldu. Siyaseten bunun bedelini ödedi, son yerel seçimlerde herkes boyunun ölçüsünü aldı. Gösterilen tepkiler karşısında geri adı atmak zorunda kaldılar. Bu gün gelinen noktada açık açık bölücülük, halkın arasına fitne fesat sokma, Türk Devletini yok etme, peşkeş çekme, yarışına girildi. Allah aşkına bütün siyasi argümanlarınızı bir köşeye bırakın. Sadece ama sadece birkaç dakika bu milletin bir evladı olarak düşünün! Türk kimliğini, Türk dilini kaldırırsanız, bu ülkenin parça parça edilmesi demek olan özerkliği getirirseniz geriye ne kalır? Ne bir Türkiye, ne bir Türk Devleti ne de bir Türk Milleti kalır. Dün bu işleri bölücü Ermeniler gizli gizli yaparlar, bizde dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışır ama kimseyi inandıramazdık. Şimdi öyle alçakça, öyle fütursuzca saldırıyorlar ki hiçbir şeyi gizleme gereği bile duymuyorlar. Çünkü onlara göre artık gizlemeye gerek yok, nasıl olsa seçim çantada keklik, yüzde yüz kazandılar! Cumhurbaşkanlarını seçtiler! Tespit ettikleri dokuzbin kadro için seçtikleri dokuz bin kişiyi o makamlara yerleştirdiler! Devletin yönetiminde tam ve etkili güç oldular! Ayrıca birileri ; “PKK öyle güçlü , öyle güçlü ki sizi tükürüğü ile boğar” sözleri ile görünen değil, görünmeyen PKK dan bahsettiğini bugün daha net görebiliyoruz. Dağda, obada, bayırda, PKK kalmadı belki ama siyasetin tamda merkezinde cirit atıyorlar. İşin tuhaf olanı, her fırsatta, milliyetçi, muhafazakâr, vatan, bayrak, millet, devlet, Türklük ve Türk dili konusunda hassas olduklarını, HDP ile asla aynı masada olmayacaklarını iddia eden İYİ Parti ve Saadet Partisinden ne bir ses var ne bir seda! Beraber yol yürüdükleri Vefa ve CHP ye hiç mi söyleyecek lafları yok? Onlarla bu kadar mı bütünleştiler? Üç maymunu oynamayı neden tercih ettiler? Biriniz de çıkın “ Ne oluyor kardeşim, siz ne söylediğinizin, ne dediğinizin farkında mısınız?” deyin. Siyasi ikbal bu kadar mı beyinlerinizi uyuşturdu. Hani “haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandı” “Hani zalim babam dahi olsa karşısına çıkarım”dı. Hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi bu yapılanlar karşısında mazeret gösteremezsiniz. Sorunumuz senin, benim değil, milletindir, toplumundur. Bir blok var, Türk Devletini, Türk Milletini, Türk Dilini yok etmeye and içmiş, emperyal güçlere peşkeş çekmek istenen. Bir blok olmalı, Türk Vatanın, Türk Devletini, Türk Dilini Türk Milletinin varlık ve bekasını savunan. İYİ ve Saadet Partisi bütün olanlara baş kaldırıp, kendilerine yakışır bir şekilde, “Türk’üm, Müslüman’ım, devletime, vatanıma, milletime sahip çıkmak adına bütün bu yapılan saldırıları kabul etmiyorum” diyerek bayrak açsalar sizce ne olur? Aslına döner ve aslına sahip çıkarlar. Millette onlara gerekli itibarı gösterir… Şimdiden söylüyorum; bu seçimin sonucunu iki unsur belirleyecek. Bir, Türk Milletinin Varlık ve Beka Davası, iki, ekonomi… Önceliklerimizi bir kez daha gözden geçirip, kiminle, kimlerle birlikte olduğumuzu, kimlerle yolumuza devam edeceğimizi sorgulayıp yolumuza devam edelim. Bir kez daha altını kalın çizgilerler çizerek söylüyoruz; istisnasız her kim olursa olsun, evlatlarım veya kardeşim dahi olsa, PKK YA SELAM ÇAKAN VATAN HANİDİR. BU MİLLET VATAN HAİNLERİNE NE YAPAR BUNU HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ… İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı |
335 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |