FARKLI DÜŞÜNSEKTE, DERTLERİMİZ AYNI
Dün bizim sorumunuz, madde bağımlılığı, uyuşturucu maddeler, hırsızlık, yolsuzluk, adaletsizlik ve benzerleriydi. Elbette bu sorunlar çözülmüş değil ama bugün toplumun istisnasız bütün kesimlerini ilgilendiren yani sağcısını, solcusunu, milliyetçisini, muhafazakârını, zenginini, fakirini, deistini, ateistini, Hıristiyan’ını, Yahudi’sini ve daha başka toplumun bütün katmanlarını ilgilendiren gittikçede kangrenleşen, dalga dalga yayılan ciddi bir konu var! LGBT... Ne kadar farklı düşünürsek düşünelim, sosyal statümüz ne olursa olsun, her hangi bir dine inanalım veya inanmayalım, hangi fikri savunursak savunalım, endişeleneceğimiz, çocuğumuz, kardeşimiz, akrabamız, dostumuz, arkadaşımız veya bir yakınımız mutlaka vardır. İşte tam da burada bu illetin bunlardan birine bulaşma ihtimali her zaman var. İnsanlık için en büyük tehlikelerden birisi olan bu illet, toplumların yapılarının onarılmasını gittikçe zorlaştırıyor. Bunun içindir ki, toplumlar kendilerini koruma iç güdüsü ile LGBT ye karşı yürüyüşler, mitingler, gösteriler düzenliyorlar. Bu gösterilere katılanların sosyal, dini, kültürel yapılarına baktığınızdan her türden insanı görmeniz mümkün. Bunlar farklı düşünen insanlar olsa dahi dertleri aynı: LGBT, eş cinsellik yani gey, lezbiyen, transeksüel, biseksüel ve benzerleri. Bunlara karşı tepki koyanların dertleri, onları ne yok etmek, ne öteklileştirmek ne de nefret söylemi ile aşağılamak. Sadece kendilerini bu hastalıktan korumak ve bu hastalığa yakalananların iyileşmesini sağlamak. Bu insanların dertleri; elini, ailemden, çocuğumdan, gencimden çek! Bu illeti benim insanıma bulaştırma, reklamını yapma, özendirmeye çalışma, normalmiş gibi gösterme... Bu anlayış kimsenin hayat tarzına, tercihlerine müdahale değil, kadın, erkek cinsiyetinin yanında üçüncü bir cinsiyetin oluşmasına, bu illetin sokaklardan, okullara, ailelere bulaşmasına karşı bir duruştur, tepkidir, bir baş kaldırıştır. Bu illet, küresel güçlerin insanlığı yok etme projesinden başka bir şey değildir. Bu güçler, bunların örgütlenmeleri, daha aktif hale gelerek toplumun kılcal damarlarına kadar sirayet etmeleri için destekte sınır tanımıyorlar. Milyarlarca dolar harcamalarının yanı sıra çıkartılması sağlanan yasalar ile bunlara "dokunulmazlık" tanınırken, "korumacı" bir anlayışın oluşması için de her türlü destek verilmektedir. Yapılan uluslararası ticari anlaşmalarda, şirketlerin mutlaka bünyelerinde bu illeti taşıyan insanları çalıştırmaları şart koşulmaktadır. Aksi halde ticari bağlantılarını kesmektedirler. Diğer taraftan, Anayasanın tanımış olduğu, "örgütlenme hakkı"ndan dolayı kurmuş oldukları STK larını kapatamıyorsunuz. Yine yasalar çerçevesinde dışarıdan gelen paraları engelleyemiyorsunuz. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Peki, bu durumda iş kime düşüyor? Tabi ki ailesini korumakla yükümlü toplumun her kesimine. İşte bu anlayış çerçevesi içerisinde, ülkemizde, "Aileye yapılan saldırıya dur de!", "Aileme dokunma", "Sapıklık, sapkınlık normalleştirilemez" sloganlar eşliğinde, yürüyüşler, mitingler, konferanslar düzenlenmektedir. İstanbul, Gaziantep, Konya ve şimdide Ankara'da yürüyüş ve miting yapıldı. Ankara Sivil Toplum Platformu (ASTP),30 Ekim 2022 Pazar günü Ankara'da; "Aile Saldırı Altında, Sapkınlık Normalleştirilemez" sloganı ile binlerce kişinin katıldığı bir yürüyüş ve miting yaptı. Yaklaşık ikiyüzün üzerinde sivil toplum kuruluşunun katıldığı yürüyüş, Hacı Bayram Camii önünden, Ulus Atatürk Heykeline kadar yüründü. Farklı görüş, düşünce ve anlayışa sahip insanlar bir araya gelerek, "Aileme Dokunma" dedi. Yapılan konuşmalarla sorun net bir şekilde ortaya konuldu. Özetle; "Hastayı değil, hastalığı yok edelim. Kimsenin tercihlerine ve hayat tarzına karışmıyoruz, kimseyi ötekileştirmiyoruz, kimse için nefret dili kullanmıyoruz. Biz, bu hastalığın özendirilmesine, normalmış gibi gösterilmesine, cazip hale getirilmesine, aileye, çocuğa, gence yapılan saldırılara karşı bir araya geldik" denildi. Bir araya gelenler, farklı düşünenler ama dertleri aynı olan insanlardı. Halkın, ailesine, çocuğuna, sahiplenmesi kadar daha doğal ne olabilir ki... Toplum ayakta, halk ayakta, tepkiler çığ gibi büyüyor. Devlet acilen bu hastalığa çanak tutan yasaları ya hemen kaldırmalı ya da ıslah etmeli. Devlet, neslin devamı, ailenin korunması, milletin geleceği için, çok geç olmadan daha etkin kararlar almalıdır… İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı |
422 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |