AHLAKSIZLIK NORMALLEŞTİRİLEMEZ!
Elbette ki olay sadece dini açıdan el alınmamalı. Olayın psikolojik ve sosyolojik boyutlarına bakılmalı. Bunun yanı sıra kişilerin yaşadığı travmaların ise onarılmayacak derin yaralar açtığı da bir gerçektir. Bu tür olaylar bir hastalık olarak görüldüğü sürece tedavisi mümkündür. Öyle de görülmelidir. Ancak bu tür durumların normalmiş gibi anlatılması, özendirme gayreti içinde bulundurulması, yaygın hale getirilmeye çalışılması, reklamının yapılması, normalmiş gibi gösterilmesi, her türlü yaygaranın koparılmasının arka planında nelerin döndüğü, hangi kasıtlı çalışmaların yapıldığı, dernek ve lobi faaliyetlerinin ne yapmak istedikleri gerçeğini de gözden ırak tutmamamız ve unutmamamız gerekir. İnsanın yaradılışına ve fıtratına aykırı tutum ve davranışlar olduğunda, ailenin ve neslin korunması gündeme gelir ki bununla ilgili her türlü demokratik mücadele yolları denenmelidir. Başta sosyal medya olmak üzere, yazılı ve görsel basın sorumlulukları çerçevesinde hareket etmeleri gerekirken tam tersi özendirici ve meşrulaştırıcı davranışlarda bulunuyorsa bu daha da büyük bir sorundur. Ailenin devamı, sağlıklı nesillerin yetişmesi, milletin devamı olduğu, milleti millet yapan değerlerin hayat bulduğu bir toplumun, ileri, gelişmiş müreffeh, medeni milletler içinde yer alacağı, ahlaksızlığın normalleştiği toplumların ise tarih sahnesinden silinip yok olacağı tarihsel ve sosyolojik bir gerçektir Bu gerçeği yakinen bilen küresel güçler, kendi toplumlarında var olan "sapkınlıkları", güçlü nesillere sahip milletlere "ihraç" etmenin bin bir yolunu bularak yaygın hale gelmesi için her türlü yolu ve fırsatı kullanmaktadırlar. Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel (Kısaca LGBT) gibi ahlaksızlıkta sınır tanımayan sapkınlıkları, toplumun her kademesine sokmaya çalışan lobiler, şimdi de bu ahlaksızlıklarını çocuklarımıza kadar indirgeyecek kadar alçaklaştılar. Sosyal medya üzerinden çocuk pornoların yayımlanması,çocuk çizgi filmlerinde LGBT nin işlenmesi, ensest ilişkilerin özendirilmesi, normalmiş gibi gösterilmesi, toplumun ve aile yapımızın yok edilmesinin hedeflendiğini çok açık bir şekilde görülmektedir. Bütün bunların yanı sıra, gizli veya açık bu millete düşmanlık yapan, Türk Aile yapısının çökertilmesi için mücadele eden bazı siyasileri de yer altından yer üstüne çıkmaya başladılar. Özellikle bu tipleri son yıllarda meydanlarda görür hale geldik. Bu da tehlikenin geldiği boyutu açık bir şekilde göstermektedir. Bu cesareti nereden veya kimlerden aldıkları belli olmayan bu siyasiler bir adım daha ileri giderek, eşcinseller konusunda yasal düzenlemeler yapılacağını, "LGBT" nin Türk Aile yapısını bozmadığını açık açık söylemeye başladılar. Üstelik bunu ifade eden bu ülkenin Ana Muhalefet Partisi Lideri. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in; "Önümüzdeki senelerde birlikte yürümek dileğiyle, LGBT Onur Haftası kutlu olsun" twetee, bu da yetmedi birçok belediye, (Mersin, Eskişehir, Çanakkale, Edirne, Şişli, Kadıköy, Maltepe, Ataşehir, Avcılar gibi 33 belediye) eşcinsellerin "Onur Haftası" adı altındaki etkinliklerini kutlama yarışına girdiler. Hatta LGBT dernekleri Ana Muhalefet Partisi Liderini, "Fahri LGBT üyesi" ilan ettiler. Küresel güçlerin LGBT lobilerini fonladığı, bu lobilerin faaliyetleri neticesinde, başta geleceğimiz ve çocuklarımız olmak üzere, Türk aile yapısını yok etmek için aralıksız kampanyaları ve saldırıları gittikçe dozunu artırmaktadır. İnsanı hayvanlaştıran, sapkınlığı normalleştiren, milletin milli ve manevi değerlerini hoyratça kullanmaktan çekinmeyen, buna da insan hak ve özgürlükleri diyerek kılıf geçiren, LGBT taraftarları, mensupları ve bu sapıklıklara karşı; "Ailene sahip çık", "Aile bekadır", "Milletin ve Devletin geleceği tehlikede", "Geleceğimiz olan çocuklarımızı, gençlerimizi koruyalım" diyen, bu milletin, bu devletin, bu halkın gerçek sahipleri, bu saldırılara karşı koymalı, "Dur" demeli, gerekli demokratik tepkilerini ve mücadelelerini en üst düzeyde vermelidirler. LGBT dernekleri, yasal haklar adı altında her türlük sapıklığı, sapkınlığı meşru hale getirmeye çalışıyorlarsa, ailenin bekasına sahip çıkanlarda en tabi yasal haklarını kullanmaları gerekmektedir. Susmanın kabullenmek olarak algılandığı artık görülmelidir. Artık savaşların cephede topla, tüfekle yapılmadığı hepimizin malumu. LGBT lobilerinin, derneklerinin yaptığı "Psikolojik harptir." Bundan dolayıdır ki, bütün sivil toplum örgütleri güç birliği yaparak, aile yapımıza, ahlaki değerlerimize savaş açmış, ahlaksızlığı normalmiş gibi gösteren bu ahlaksızlara demokratik ve kanunların verdiği bütün hakları kullanarak gereken ders verilmelidir. Bunlara açık ve gizli arka çıkan, destekleyen, başta bazı siyasiler olmak üzere, ahlaksızlıklarına çanak tutanlar teşhir edilmeli, bunları etkisiz hale getirmek için bütün demokratik haklar kullanılmalıdır. LGBT ile mücadele, ekonomik, siyasi, askeri mücadeleden çok daha önemli görülmeli, aralıksız olarak devam edilmelidir. Bu bağlamda; İç Anadolu Birliğinin düzenlediği, bugün (11.10.2022 Salı) akşam saat 19.00 da Ankara Hamamönü Kabakçı Konağında yapılacak olan, "Ahlaksızlık normalleştirilemez" etkinliğine, 30.11.2022 Pazar günü saat 13.30 da Ankara Hacı Bayram Camii önünden başlayacak olan yürüyüş ve mitinge katılımın; Ailemizin bekası, çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceği ve onların korunma mücadelesi açısından son derece önemli olduğu bilinmelidir. Başta ailemize, milli ve manevi değerlerimize yapılan saldırılara, sapkınlıklara, ahlaksızlığı normalleştirenlere geçit vermeyeceğiz. Sivil Toplum Örgütleri olarak meydanlardayız, meydanlarda olmaya da devam edeceğiz... İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı |
502 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |