EMPERYALİZME GEÇİT VERMEYECEĞİZ...
Siyasetin gündemi; yangın yerine dönen dünyanın merkezinde olan ülkemizin ne olacağı değil, neyi nasıl kazanacağıdır. Bunun içinde ülkenin içinde bulunduğu zorluklar, sıkıntılar kimsenin umurunda değil. Varsa yoksa seçimi kazanmak, kazanmak için de şeytanla bile işbirliği yapmaya hazır olan siyasetçilerimiz… Rusya, Ukrayna’nın topraklarını, uydurma referandum ile kendi topraklarına katıp; "Buralar artık benim toprağım, buralara yapılacak her hangi bir saldırı bana yapılmış gibidir" diyerek dünyaya meydan okuması, Çin’in dünyanın paylaşımında “Bende varım” diyerek başta Doğu Türkistan olmak üzere emperyal emeller sergilemesi, Fransa'nın Afrika'daki sömürgelerine sömürge katmaya çalışması, İngiltere'nin elindeki sömürgeleri muhafaza ederek yayılmacı politikasını sürdürmesi, ABD 'nin; dünyanın her hangi bir yerinde üsler kurup, “Buralar benim” anlayışı ile hareket etmesi, kendisi için savaşacak terör örgütleri kurup yönetmesi, yine kendisi için savaşacak vekâlet savaşı verecek ülkeler bulması, emperyalizmin geldiği noktayı göstermesi açısından son derece önemli. Dün işgaller gizli saklı yapılırken, bu gün alenen yapılması, süper güçlerin dışında kalan ülkeleri kara kara düşündürmektedir. Bunlardan birisi de Türkiye... Şöyle bir hafızamızı yoklayalım. Dünyanın iki süper gücü ABD ve Rusya son yüz yılda hiç karşı karşıya gelip birbirlerine kurşun sıktılar mı? İkinci dünya savaşında bile bu olmadı. Açın ikinci dünya savaşını inceleyin bu gerçeği göreceksiniz. Başka bir gerçekte, dünyadaki bütün ihtilalleri, devrimleri finansa edenlerin Yahudiler olduğudur. Olayın bizi ilgilendiren kısmına gelecek olursak; Günümüz de emperyal yayılmacılık sadece her hangi bir toprak parçasını işgal ederek orada hâkimiyet kurulması ile gerçekleşmiyor. Artık işgaller, ekonomi, siyaset ve kültürel açıdan da yapılmaktadır. Bu işgaller ülkede kendileri adına savaşacak köle ruhlu insanlarla da gerçekleşmektedir. Ülkemizde de bu tip insanları bulmak hiç de zor değil. İki çarpıcı örnek verelim. Rusya, Ukrayna'nın topraklarını silah gücü ile işgal ederek topraklarına kattı. ABD ise Yunanistan’ı üsler kurarak işgal etti. Türkiye’ye 15 Temmuz’da işgal hareketi düzenledi başarısız oldu. Vazgeçti mi? Asla… Nasıl ki Rusya istediği zaman istediği ülkenin topraklarını ülkesine katıyor ve ABD buna ses çıkarmıyorsa veya çıkarıyor gözüküp sus-pus yapıyorsa, ABD nin Türkiye’yi işgal planına da Rusya ses çıkarmayacaktır. Emperyal güçler işgal edecekleri ülkeler de önce kendilerine uşaklar seçip, onlar vasıtasıyla bir güç elde ederler. Sonrasında onların o ülkede daha güçlü hale gelmesi için her türlü imkânı sunarlar. Öyle zaman gelir ki, kullandıkları uşakları ve köleleri ülkelerine “Demokrasi” getirmesi için davet ederler. ( Irak’ta demokrasi getirilmesi için çağrılan ABD nin neler yaptığı herkesin malumu. Maalesef bizim ülkemizde de “Biden yönetiminden ilk beklentimiz demokrasi” diyen Ünal Çeviköz gibi bol miktarda siyasetçilerimiz var.) Emperyal güçlerin bir ülkeyi fiilen veya dolaylı olarak işgal etmek, tüm kurumlarında hâkim olmak için her zaman A, B, C, D… planları vardır. Fiziki işgal, silah gücü ile o ülkenin toprakları işgal edilir, “ben yaptım oldu bura benim toprağım denir.” Diğer bir işgal şekli, o ülkede satın aldıkları köle ruhlu uşakları vasıtasıyla veya kendi adlarına vekâlet savaşı veren hainlerle yaparlar. Örneğin, Fetö Terör Örgütü ile başarılı olamayan ABD, PKK/PYD/YPG vasıtasıyla başarılı olmaya çalışıyor, onunla da başarılı olamazsa, bizi Yunanistan ile savaştırarak Nato’nun beşinci maddesini uygulayarak ülkemizi işgal etmek isteyecek, bu da olmazsa, Suriye’nin Kuzeyinde kurmayı düşündüğü PKK Terör Devleti ile Türkiye’yi köşeye sıkıştırarak fiilen işgal etmeye çalışacaktır. Alternatifleri çoğaltabiliriz. Şöyle veya böyle Türkiye güçlendikçe, emperyal güçlerin kontrolünden çıktıkça, durdurulamayan Türkiye için ABD, bütün planlarını devreye sokacaktır. Bundan hiç kimsenin zerre kadar kuşkusu olmasın. Tehlike bu kadar açık ve net… Peki, bizim elimiz armut mu toplayacak? Önce emperyal güçlere şunu göstermemiz lazım. “Bizim önümüzde iki seçenek var! Ya ülkemizi son Türk şehit oluncaya kadar savunuruz ya da sizi bu topraklara gömeriz. En imkânsız şartlarda bile neler yapabileceğimizi tarihe bakın göreceksiniz. Emperyalizme asla geçit vermeyeceğiz” Emperyal güçler bizi işgal etmekten asla vazgeçmeyecekler. Bunun içinde her yolu deneyecekler. Dört bir yanımızdan bizi çepeçevre sarıyorlar. Ve gittikçe çemberi daraltıyorlar. Bunu görmemek için kör, anlamamak için aptal olmak lazım. Bütün imkânlarımızı kullanarak en kısa zamanda gücümüze güç katmak zorundayız. Ülkemiz de bu manada gizli veya açık sürekli bir seferberlik hali olmalı ve her an tetik de bulunmalıyız. Sözümüz, vatan, devlet, millet, bayrak derdi olmayanlara değil, Sözümüz; “Beni asla ne esir edebilirsiniz ne de mülteci konumuna sokabilirsiniz. Ya ülkemi korumak için şahadet şerbetini içerim ya da bu ülkeyi size mezar ederim” diyenlere dir. Bir dönem Yeniden Milli Mücadele Gençliğinin haykırdığı gibi haykırıyoruz; Aziz millet, aziz millet, Uyan artık geç oldu. Kıbrıs, Kudüs, Türkistan’ın Düşmanlarınla doldu. Amerikan maymununa, Rusya’nın ayısına, İkisinin de dayısına, Sağ yumruğu çakacağız… İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı |
399 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |