HİCRETİN 1444. YILI VE MUHARREM AYINDA GERÇEK BİR MUHASEBEYE VARMISINIZ?
Kendinizi gerçek anlamda, dürüstçe, mertçe, hiçbir mazeret göstermeksizin muhasebeye varmısınız? Yaptıklarınızdan, yapmadıklarınızdan veya yapamadıklarınızdan dolayı kendinizi sorgulamaya varmısınız? Kısacası kendinizle hesaplaşmaya varmısınız? Bunlar neye mi yarayacak? Kulluk bilincine ve ahlaki erdemlere sahip olmaya, Adaletsiz olmaktan, haksızlık etmekten, zulüm yapmaktan, haram ve günah işlemekten, kul hakkı yemekten vaz geçip, inancınız ve idealleriniz uğruna yeni ufuklara yolculuk etmenize, Allah ve Resulüne isyandan, sadakat ve teslimiyetinize Yeni bir dostluk ve kardeşlik destanı yazmanıza, Allah'ın iradesine teslim olarak cennetlik kullardan olmanıza yarayacak. İşte gerçek hicret budur. Hicret; sahip olduğunuz yüce, kutsal, ulvi davanızı, nefsinizin arzularına feda etmemektir. Allah’ın, yasak ettiklerinden kaçıp, emrettiklerini yapmaktır. Allah ve Resulünün emir ve yasaklarına uymanın taahhüdünü yenilemektir. Ve bunu Muharrem ayında yani Peygamberimizin deyimiyle, “Allah’ın ayı”nda yapmak, hicretimize başka bir anlam kazandıracaktır. Ramazan ayından sonra en mübarek ay da bulunmaktayız. Bu ay da yapmış olduğumuz ibadetler, tuttuğumuz oruçlar, bizim Allah ve Resulü ile olan ahdimizi sağlamlaştırıcaktır. Allah Kitabında uyarıyor; “Kafirler birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz emredildiğiniz gibi yardımlaşmazsanız, yer yüzünde bir fitne (İslam zaafiyeti) büyük bir fesad (küfür hakimiyeti) olur.(Enfal 73) Bir karar vermeliyiz! Sürekli olarak bizi harama, günaha, fitne ve fesada, kardeş kavgasına, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, dostlarımızı kırıp dökmemize, her türlü kötülüğü yapmamıza neden olan şeytana mı hicret edeceğiz yoksa sahip olduğumuz dinimize, ideallerimize, davamıza sım sıkı sarılıp, sahip çıkıp, Allah ve Resulüne mi hicret edeceğiz. Cenab-ı Allah Haşr Suresinde uyarıyor; “ kişi sevdiği ile haşrolunacaktır. Kişi kimi severse kıyamette onunla birlikte olacaktır.” O zaman kendimize tekrar tekrar soralım. Bu mübarek ayda, hicret etme zamanı gelmedimi? Bu günkü Müslümanların başına gelenleri tekrar hatırlayalım. Birbirimizi kırıp dökmekten, kardeş kanı akıtmaktan, kardeşin kardeşine zulmetmekten başka ne yapıyoruz? Şeytanın askerlerimiyiz, Allah’ın askerlerimiyiz? Kardeşlerimize dürüst olamıyoruz, kendimize dürüst olalım. “Sahi ben ne yapıyorum, ne yaptım, ne yapmalıyım, yanlışlarımdan, hatalarımdan nasıl dönebilirim” diye sorgulayalım kendimizi. Biraz düşündüğümüzde bu soruların cevaplarının çok basit olduğunu göreceğiz. Ahdimize uyup, Allah ve Resulüne hicret... Ve sonra... Kırıp, döktüklerimizi toplamak için helalleşmek... Bunu yapamıyorsanız bilin ki, ahdiniz Allah ile değil... Hicretin 1444 ncü yılında bu mübarek Muharrem ayında ve yine hep birlikte kendimize soralım; Konuştuğumuzda doğrumu konuşuyoruz? Bize birşey emanet edildiğinde emanete sahip çıkıyormuyuz? Dünya ile meşgul olurken haramı, helalı gözetiyormuyuz? Kırıp döktüğümüz kalpleri onarmak için gayret sarfedip helalleşebiliyormuyuz? Kötülükten, iyileğe- sevgiye, zulümden, merhamete-şevkate, vefasızlıktan vefaya, haramdan helale, günahtan sevaba, kula kul- şeytana kul olmatan, Allah’a kul, Resulüllaha ümmet olmak için, Hicret etme zamanı... Bu vesile ile, 1444 yılını idrak ettiğimiz hicretin, mübarek Muharrem ayının, bize, sevdiklerimize, milletimize ve İslam alemine hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. İsmet Taş - İç Anadolu Birliği Genel Başkanı Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı |
480 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |