1000.GÜN
Birisi veya birileri çocuğumuza hafifçe elini kaldırsa, düşüp bir yerlerini acıtsa veya kanatsa, yine birileri darp etse, biraz daha ileriye gidelim birkaç saat arayıp bulamasak ne hissederiz? Sadece ama sadece birkaç dakikalığına düşünüp empati yapalım… l Ürperdik, Allah korusun, Allah göstermesin dedik değil mi? Hani bizim güzel bir atasözümüz vardır; “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır” işte aynen bunun gibi. 29 Mayıs Pazar günü, evlatlarını, HDP vasıtasıyla, PKK tarafından dağ kaçırılan; “Diyarbakır Anneleri”nin, “Evlat Nöbeti”nin 1000. Günü dolayısı ile düzenlenen, mitin ve yürüyüşe, Osmanlı Ocakları Sayın Genel Başkanı Kadir Canpolat ve ekibi ile birlikte katıldık. Anaların feryatları ve çığlıkları hala kulaklarımızda. Bu çığlıkları unutmamız asla mümkün değil. Her kadın bir anadır. Bütün hanım bacılarımız lütfen empati yapalım! Bakın sloganların bir kaçına; “Ben sadece evladımı istiyorum”, “Anaların feryadı PKK terörünü çökertecek”, “Pervin Buldan’ın, Selahattin Demirtaş’ın, Mithat Sancar’ın evlatları refah içerisinde, bizim evlatlarımız sefalet içerisinde”, “HDP-PKK evlatlarımızı geri ver”, “Anaların gözyaşlarında boğulacaksınız” ve daha birçok çarpıcı pankart. Evet, analar bu güne kadar evlat nöbetlerinde onlarca evladını kurtardı ama daha yüzlercesi var. Bin gündür nöbetteler belki bu nöbet binlerce gün sürecek. Onlarda bizim evlatlarımız. Farklı düşünmemiz asla mümkün değil. Sayın Cumhurbaşkanımız telefonla, Sayın Süleyman Soylu konuşmaları ile anaların yüreğine su serpti. Peki, şimdi sorgulanması gerekenler yani ülkemizde ki ve dünyada ki sivil toplum örgütleri ne iş yapar? İnsan hak ve özgürlükleri diye ortalığı ayağa kaldıran, “Özgür dünya nerede!?” Söz konusu olan bizim insanımızsa her zaman olduğu gibi üç maymunu oynuyorlar. PKK’nın iplerini ellerinde tutanlar, kendilerini demokrasi, hürriyet abideleri olarak tanıtırlarken, fonladıkları terör örgütü, evlatlarımızı kaçırdıklarında inanılmaz bir sessizliğe bürünüyorlar. Çünkü canları yanan onlar değil, bizim insanımız. PKK’nın iplerini ellerinde tutan emperyal güçleri ve onların uşaklarını, siyasi kollarını, dolaylı veya dolaysız destekleyenleri Allah’ın laneti ile lanetliyorum. Lanetlemek yeter mi? Asla! PKK’nın siyasi kolu HDP ile kucak kucağa olanları, kapalı kapılar arkasında görüşüp her türlü vaatte bulunanları uyarıyorum! Anaların gözyaşlarında boğulacaksınız. Bu millet bunun hesabını sandıkta size sorar. Sonrada ne oldu bize, ne oldu bize diye etrafta dolaşırsınız! Sivil toplum kuruluşları, kafanızı gömdüğünüz kumdan çıkartın. Bu anaların feryatlarını duyun. Uzaktan seyretmek, gazel okumakla bu işler olmuyor. Sizde unutmayın millet sizi de görüyor! Ve devletimiz. Belki ellerinden geleni yapıyorlar. Gayretlerinden dolayı kutluyorum. Ancak yetmez. Elimizdeki kozları evlatlarımızın hürriyeti içinde kullanalım. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girme şartlarından biride evlatlarımızın hürriyeti olsun, olmalıdır. PKK‘nın iplerinin bir kısmının özellikle İsveç’in elinde olduğu artık herkesin malumu. Somut adımsa işte somut adım; Evlatlarımızı geri verin. Ve halkımız. Türk Halkı, engin sağduyusu ile bütün olayların, oynanan çirkin oyunların ve kendilerine kurulan iğrenç tezgâhların farkında. Kim ki, PKK nın siyasi kolu HDP ile şöyle veya böyle uzaktan veya yakından, kendilerine göre “çaktırmadan!” irtibatta bulunanlar mutlaka bunun bedelini sandıkta ödeyeceklerdir. Ve aynı duyguyu, aynı ideolojiyi, aynı düşünceyi paylaştığımız milliyetçi-muhafazakâr kardeşlerim. “Kimlerle birlikte olduğunuzu, kimleri nasıl desteklediğinize bir kez daha bakın”. Bunun vebalini düşünün. Ahireti ve Allah’ın azabını ve kul hakkına nasıl girdiğinize bir bakın ve tekrar saflarınızı belirleyin. Allah’tan duamız odur ki, başta Diyarbakır Anneleri olmak üzere bütün anneler evlatlarına kavuşur, en kısa zamanda sosyal barış sağlanır… İsmet Taş - İç Anadolu Birliği Genel Başkanı Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı Külliye Tv Program yapımcısı |
380 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |