24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayram’ıydı. Her meslekte olduğu gibi bu mesleğin de hainleri var, kahramanları var. Her türlü yolsuzluğu yapıp havadan para kazanan sülükler var, emek verip terini akıtanlar var. Gerçek haber için canını verecek kadar mesleğine düşkün olanlar var, gerçek bir haberi çarpıtarak algı yaratan yalancılar, sahtekârlar var. Gecesini, gündüzüne katıp, ailesinden, yuvasından, bazen de vatanından uzak bir yerde canla-başla görevini yapan gerçek gazeteciler, vatanperverler var, emperyal güçlerin oyuncağı olup onların beslemesi olan vatan hainleri var...
İşte tam da burada bir vakıf karşımıza çıkıyor, hem de okyanus ötesinden! ABD’den... Chrest Foundatian Vakfı... Başkanı da Lou King Jensen... Bu Vakıf ayrıca, ABD’nin özel istihbarat örgütü, “Stratfor”ile bağlantısı olan bir vakıf.
Peki, ne yapmış bu vakıf? Kendi internet sitesinden açıkladığı listede; Ruşen Çakır’ın sahibi olduğu Medyascope’yi, Hasan Cemal’i(Bağımsız Gazetecilik Platformu P24), Anadolu Kültür Derneği’ni, Hrant Dink Vakfı’nı, Filmmor Kadın Kooperatifi’ni, 140 Journos’u, Mezopotamya Vakfı’nı, IKSV’yi, Serbestiyet’i, Hafıza Merkezi’ni, Sivil Sayfalar’ı, Sabancı Üniversitesi’ni, Mekânda Adalet Derneği’ni, Mor Çatı Kadın Derneği’ni, Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi’ni(EDAM) ile TESEV’i, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı’nı (TAPV), Yurttaşlık Derneği ve Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nü (DİSA), FONLAMIŞ, BUNLARA HER TÜRLÜ PARASAL DESTEĞİ VERMİŞ. Peki niye?
IV. Murat’ın bir sözünü hemen hatırlayalım; “Para almaya alışan, buyruk almaya da alışır” Tam da böyle oldu. Malum vakıf verdiği paraların karşılığı olarak, öncelikle yalan-yanlış en sert şekilde hükümete muhalefet etmek, sonra da verdiği emir ve direktiflerin yerine getirilmesini istemek. Örneğin; Vakıf Başkanı, Lou Anne King Jensen’in, Stratfor Türkiye Masası’ndan, Hakkâri, Mardin ve Kandil’deki Türk Silahlı Kuvvetleri’nde askerlerin pozisyonları için brifing istediği öğrenildi. Ayrıca bu Başkan, mevcut durumlarla ilgili arkadaşları ve bağlı kuruluşlardan yukarıda ki durum hakkında bilgi talep ettiği öğrenildi. Bu fonlanan medyanın görevleri bittimi? Hayır bitmedi! ABD tetikçiliği yapmak, Türkiye aleyhine yayınlarda bulunmak, Türkiye’deki olumsuzlukları sürekli gündemde tutarak Türkiye karşıtı bir antipati oluşmasına neden olmak, fetöcüleri koruyup kollamak gibi görevleri de var. Ayrıca bu Vakfın kurucuları arasında fetöcüler ve CİA mensupları da bulunmaktadır.
Malum Vakfın, malum medyayı fonlamasının resmi nedeni, “Tarafsızlık” olarak göstermesidir. Bu besleme medyanın ne kadar “tarafsız!” olduğunu hep birlikte görüyoruz.
Böyle bir besleme basın, Türk Medyasının çürük elmalarıdır.
Şimdi biraz düşünelim sadece bunlar mı emperyal güçlerin oyuncağı olan, maşası durumda bulunup onlara hizmet eden? Elbette değil. Birde gerçek haberleri çarpıtıp, algı yaratan, halkı yanlış bilgilendirip yanlış yönlendiren, yalan haber konusunda zirve yapmış haber siteleri var! Örneğin; bir haber sitesi ve onun imtiyaz sahibi şahsın söyledikleri akıllara zarar!(sitenin ve şahsın ismi bende mevcut) diyor ki haber sitesinin imtiyaz sahibi şahıs; “... asparagas olmayan haberleri yanlış değerlendirmeyi kabullenemeyiz". Öncelikle yayımlanan haberin asparagas olup olmadığını yayımlayan değil okuyucu karar verir. Yalan bir haberi alıp doğru diye yayımlarsanız bu size göre doğru haber, asparagas olmayan haberdir. Gerçek ise tamamen başkadır. Her haber eleştirilir, tenkit edilir. Bunun aksini söylerseniz, en basit deyimi ile anti-demokratsınız, fikir ve vicdan özgürlüğüne, insan hak ve özgürlüklerine karşısınız demektir. Bu anlayışa sahip olanların iki kuralları vardır. Birinci kural her durumda onlar haklıdır asla eleştiremezsiniz, hatta beğenmemezlik dahi edemezsiniz, ikinci kural, her zaman birinci kural geçerlidir! Ve onlar; en demokrat! En özgürlükçü! En çok insan hak ve hukukuna saygılıdırlar! Önüne gelen haber sitesi açar veya açtırılırsa bu durumdan başka bir şey bekleyemezsiniz. Bunlara göre kendileri, “özgür basın!” diğerleri, “yandaş basın!” dır.
Peki, ne yapılmalı?
- Ne hükümet, ne muhalefet ne medya, ne de basın dünyası eleştirilemez değildir. Kimse buna ipotek koyamaz, koymaya da hakkı yoktur.
-Bir haber yayımlandığında, okuyucu mutlaka ama mutlaka o haberin doğruluğunu, “çek” etmeli, araştırmalı, farklı haber sitelerine bakmalıdır.
- Yalan haberlerle halkı yönlendiren, manipüle eden, basın ahlak, ilke ve kurallarına uymayan medya mensuplarına mutlaka gereği yapılmalıdır.
Sözü özü; bize sunulan her haberde dikkatli olmak, verilen haberi “hap” gibi yutmamak gerekir.
Gönül isterdi ki, gündem; medyanın “Kirli çamaşırları” olmasaydı. Çünkü basın bir ülkenin, gözü, kulağı, özgür sesidir.
Selam olsun halkın gözü, kulağı, özgür sesi olan basına ve basın mensuplarına,
Selam olsun, hayatı pahasına gerçek haberleri halka ulaştıran emek veren basın emekçilerine,
Selam olsun bütün saldırılara rağmen, basın ahlak, ilke ve prensiplerinden taviz vermeyen, gerçek habercilere, gazetecilere, basın mensuplarına ve medyamıza...
YAŞASIN MİLLİ BASIN, YAŞASIN MİLLİ MEDYA...
İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı