Yaşanacak Bir 15 Temmuz İç Savaş Demektir! Şehitlerimizin acısı yüreklerimizde çok taze iken, gazilerimizin yaraları henüz kapanmamışken, her gün Fetö operasyonları yapılırken, maalesef ülkemizde hala bu Fetö Terör Örgütünü tehlike olarak görmeyen, ülkenin düşmanları ile bilerek veya bilmeyerek hareket eden ciddi bir siyasi kitle var. Bu kitlenin bu örgütü tehlike olarak görmemesinin nedeni; 15 Temmuz’u hala, “Kontrollü darbe” olarak görmeleri, “20 Temmuz Sivil Darbe” söylemini sürekli dillendirmeleri, Fetöcü hainleri korumaları veya ABD nin telkinleri ile hareket ettikleri birçoğumuzun malumu. Bunun yanı sıra 15 Temmuz ile ilgili yeni yeni şehir efsanelerinin üretilmesi olayın vahametini bir kat daha artırmaktadır. Bütün bunlar yeni bir 15 Temmuz’u çağrıştırmaktadır. Bu da alenen bir “İÇ SAVAŞ!” demektir. Siz şayet bir yalanın doğruluğuna kendinizi inandırmışsanız, ne söylerseniz söyleyin, neyi nasıl ispat ederseniz edin, yalan dünyayı dolaşmaya başlamıştır bir kere, doğru ayakkabısını bağlamadan. Bahse konu olan söylemlerin yalan olduğu yaşanan olaylarla, yurt dışında olan teröristlerin demeçleri ile veya yakalanan teröristlerin itirafları ile ispatlanmış olmasına rağmen sürekli tekrar edilmesi bunun öncelikle kimin işine yaradığına bakmak lazım. Buradan bir kez daha tekrar ediyoruz. 15 Temmuz; küresel güçlerin piyonlarını kullanarak gerçekleştirdikleri ama başarısız oldukları Türkiye’yi işgal harekâtıdır. Bunu anlamayan beyinlere anlatmanın imkânsızlığını da biliyoruz. Ancak, böyle devam eder ve bu düşüncelerinde ısrar ederlerse, siyasi gidişatın ve siyasi geleceğin zifiri karanlık olacağı gerçeğini de hatırlatmak zorundayız. Kimse unutmasın ki hepimiz bir gemideyiz. Allah korusun bu gemi batarsa nelerin olacağı herkesin malumu. Problemi net ortaya koyalım. Türkiye için, kendimiz, ailemiz, çocuklarımız ve sevdiklerimiz için, önyargılarımızı, siyasi ve ideolojik tercihlerimizi, siyasi başarımızı veya başarısızlıklarımızı kısa süreliğine bir kenara koyarak kendimize şu soruları soralım! Ülkemizde siyasi bir kitlenin ciddi bir şekilde bilinçli olarak; Erdoğan düşmanlığı var mı, yok mu? Erdoğan düşmanlığı üzerine politika üretiliyor mu, üretilmiyor mu? Erdoğan’a karşı olmak, O’nu iktidardan indirmek için şeytanla bile işbirliği yapmakta bir beis görmeyen böyle bir kitle siyaset yapıyor mu, yapmıyor mu? Erdoğan düşmanlığı o kadar zirvede ki, bütün siyasi mücadelesini bu düşmanlığın üzerine kurmuş politikacıların tehlikeli çalışmaları var mı, yok mu? Erdoğan düşmanlığı bir takım siyasilerimize vatan hainliği boyutunda çalışmalar yapmalarına neden oluyor mu, olmuyor mu? Ve hepsinden önemlisi bu siyasi kitleler, Erdoğan’ı bahane ederek, gizli, gizli Fetöcülerle ve terör örgütlerinin siyasi kolları ile işbirliği yapıp onlara cesaret veriyorlar mı, vermiyorlar mı? Bunları çoğaltabiliriz. Ülkesini seven bu vatanın gerçek evlatlarına sesleniyorum! Elimizi vicdanımıza koyalım, bütün bu sorulara gerçekçi bir şekilde cevap verelim ve bu ülkenin yeni bir 15 Temmuz’a dünden daha yakın olduğu gerçeğini görelim. Allah korusun yeni bir 15 Temmuz ile biz Suriye’den de, Irak’tan da, Afganistan’dan da daha beter bir ülke oluruz! Kesinlikle bir iç savaş çıkar, çıkacak bir iç savaş ile bu topraklarda gerçek vatan evlatlarının oluk oluk kanı akar, milyonlarca şehidimiz olur. Türkiye diye de bir ülke kalmaz. Millet düşmanları da bunu çok iyi bilmektedirler. O zaman bilinçli olarak Erdoğan düşmanlığı yapanların oturacak bir koltukları bile olmaz. Hatırlayın şanlı Türk Tarihimizi; biz yaşadığımız toprakları ya yurt yapıp vatan olmuşuz ya da şahadet şerbetini içip şehit olmuşuz. Hiçbir zaman mülteci olup, bir başka ülkeye sığınıp yaşamamışız, köle bir millet ise asla olmamışız. Bu gün neye şikâyet ediyorsak, o gün şikâyet edeceğimiz hiçbir şey bulamayacağız. Bu ülkede dün iç savaş çıkarmak isteyenler, bu gün dünden daha hevesliler. Çünkü bu gün dünden kendilerinin sözünü dinleyen daha dinamik bir siyasi kitle var. Küresel güçler ellerini ovuşturarak, Fetönün yapamadığını bunların yapacaklarından adlara kadar eminler. PKK/YPG/PYD Terör Örgütünün siyasi kolunun iktidara taşınması için çırpınanların siyasi faaliyetlerinin başka bir izahı varsa buyurun sizi dinleyelim! Söylediklerimizin altını dolduralım. Terör örgütü temsilcileri; HDP merkez parti olmalı, yönetime katılmalı, mutlaka yönetimde olmalı, ülkeyi HDP yönetmeli, HDP nin çevresinde toplanılmalı vs demiyorlar mı? Hatta yönetimde verilecek bakanlıklar bile konuşulmuyor mu? Küresel güçlerin dikte ettikleri söylemler dile getirilmiyor mu? (Bu arada Fetö Terör Örgütü ile PKK nın bağlantıları inkâr edilemeyecek şekilde ortaya çıktığı artık herkesin malumu.) Peki, ne yapalım? Devletini, vatanını, milletini, bayrağını seven ve bu uğurda canını seve seve verecek olanlarla birlikte beyin fırtınası yapalım. Siyasi kaygı ve tercihlerimizi bir köşeye bırakarak iktidarın yanlışlarını, hatalarını, kusurlarını, en sert şekilde eleştirelim, söyleyelim, üzerine gidelim, tek tek ispat ederek ortaya koyalım, halka hiçbir yalana başvurmadan, spekülasyonlara fırsat vermeden doğruları anlatalım. Bırakın terör örgütünün siyasi kolu ile birlikte olmayı, zerre-i miskal kadar bu vatanın düşmanı olan, iyi niyet beslemeyen, başkalarının yardakçılığını ve sözcülüğünü yapan, milli ve manevi değerlerimize ters düşen bütün siyasilerle bağımızı kesip aramıza kapanmayacak mesafeler koyalım bu konudaki söylemlerimizi en sert şekilde dile getirelim. İktidarı değiştireceksek, halkın iradesinin tecelli ettiği demokratik yollarla değiştirelim. Siyasi çalışmalarımızı Erdoğan düşmanlığı üzerine değil; “TÜRKİYE’NİN VARLIK VE BEKA DAVASINA ÜZERİNE KURALIM”. Aksi halde bu ülke bir 15 Temmuz’u daha asla kaldıramaz. Kaybeden, halk olur, millet olur, devlet olur. Kazanan küresel güçler olur, millet düşmanları olur, hainler olur… İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı |
583 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |