Bu Millet Bir Daha O Tuzağa Düşmeyecek
Yeni kuşak hatırlamaz, (Ben Z kuşağına yeni kuşak diyorum) 1980 öncesinde, emperyal güçlerin tezgâhı olan sağ-sol çatışmasında; beş bin evladımızı, gencimizi toprağı verdik. Hepsi de doğru veya yanlış bir dava uğruna öldüler. Ama onları sahaya süren siyasi liderlere hiçbir şey olmadı. Olan evlatlarımıza ve onların ailelerine oldu. O acıların hiçbiri unutulmuş değil, unutulamaz da. O günlerin yaşayan hiç kimsenin gözyaşları kurumadı, kurumaz da... Bugünü kısaca özetleyerek büyük fotoğrafa bakarsak; ciddi bir kaos yaratılarak derinleştirilmesi, alternatif siyaset üretmek yerine kriz siyasetine başvurulması, çete liderlerinin siyasete müdahalesi, kin ve nefret dilinin ağdalı bir şekilde kullanılması, uluslararası siyasi aktörlerin Türkiye’de kendilerine siyasi bir alan açmak istemesi, müreffeh, altın çağını yaşatacak bir Türkiye hayali yerine, iktidarda olalım da nasıl olursak olalım anlayışı, terörün iktidar olmak için her yolu deneme çabası, çıkar ve menfaatlerin ideolojilerin önüne geçmesi ve halkın hassasiyetleri ile oynanması... Bunları çoğaltabiliriz ama bugünün Türkiye’sinin büyük fotoğrafı bu değil mi? Bunun sonuçlarını tahmin etmek hiç de zor değil! Gençlerimiz yine birbirlerini yok etmek için ölümüne mücadeleye girecek, kan ve gözyaşı akacak. 80 öncesinden tek farkı, bu ölümlerin nedeni vatan-millet davası değil, siyasilerin çıkar ve menfaat kavgasına alet olmak olacaktır. Olan yine bizim evlatlarımıza olacak, lider konumundaki insanlar sadece timsah gözyaşı dökecekler. Ama biz evlatlarımızın siyasetin pisliğinde boğulmasına asla izin vermeyeceğiz. İşin daha da tuhafı, bir kısım siyasiler, terörün siyasi kolu olmadan (HDP) bir iktidarın mümkün olmadığını ince ince işleyerek, toplum tarafından kabul görmesi için her yolu deniyorlar. Bu da yetmiyor muş gibi, sanki seçim olmuş, kazanılmış, başkan yardımcılığı ve bakanlıklar dağıtılıyor. Siyasilerin, ideolojik ve doktrinel anlamda taban tabana zıt, üstelik terör sevicileri ile bir araya gelmesinin sonuçları sizce ne olur? İktidarı ele geçirip, bir siyasiyi devireceğim derken, Türkiye’ yi devirmek olmasın? Bu da tam da emperyal güçlerin isteği değil mi? Hiç bir hesap-kitap olmadan, demokratik yollardan, ülkenin çıkar ve menfaatleri doğrultusunda siyaset yapmak, seçim kazanarak iktidara gelmek varken, neden başka yollara tevessül edilir? Bunun yorumunu size bırakıyorum. Son olayları hiçbir siyasi kaygı içerisine girmeden değerlendirelim. Milliyetçi bir partinin lideri, yine milliyetçi bir partinin üstelik devlet başkanı olan bir liderini, bebek katili, çocuk katili, kadın ve masum savunmasız insanları katleden, soykırım yapan birine(Netanyahu) benzetiyor. Şimdi normal vasat bir akla sahip olan birisi bunun son derece ciddi bir tahrik ve istenmeyen sonuçları olacağını bilir. Daha da vahimi bunu bile bile aradan zaman geçmeden, olay soğumadan, ağır hakaretlere maruz kalan liderin seçim bölgesine gidip, orada siyasi faaliyet göstermek istemesi, toplumun hassasiyetlerine dokunması değil de nedir? Burada kim suçlu veya değil, buna bakmıyoruz. Buna, toplumsal kargaşa yaratmanın bir denemesi olarak bakmalıyız. Bunu hangi partinin yaptığının hiçbir önemi yok. Bugün o, öbür gün başkası. Önemli olan böyle bir oyunun sergilenmiş olması. Olayları düşünerek, aklederek değil de, parti gözlüğü ile bakarsak, Allah korusun bunun bedelini herkes öder. Başa dönelim, evlat bizim evladımız, can bizim canımız, vatan bizim göz bebeğimiz. Ne evlatlarımızı ne canımızı birilerinin çıkar ve menfaatlerine peşkeş çekeriz, ne de vatanımızı emperyal güçlere yediririz. BU MİLLET BİR DAHA O TUZAĞA DÜŞMEYECEK! İsmet Taş –İç Anadolu Birliği Genel Başkanı |
315 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |