ELAZIĞ HALKININ SESİNE KULAK VERİN!
Doğal afetler karşısında, bazen zamanında almadığımız tedbirler yüzünden, bazen sorumsuzluğumuzdan, ihmalkârlığımızdan, bazen de gerçekten ne yaparsak yapalım aciz kalır, “Allah’tan geldi eyvallah” der sineye çeker yaralarımızı hep birlikte toplu olarak sarmaya çalışırız. İşte tam da burada. “Eyvallah” diyemeyeceğimiz asıl sıkıntılar, haksızlıklar, haksız uygulamalar, yolsuzluklar, adam kayırmacılıklar, hırsızlıklar, uğursuzluklar, acıdan nemalananlar, fırsatçılıklar ve en önemlisi derdini anlatamamak veya derdini anlatıp çare görememek var. Ve işte asıl deprem o zaman başlar! En tehlikeli, en ürkütücü deprem! Allah’ın takdiri doğal afetlerden değil, kulun yarattığı depremlerden korkar hale geldik maalesef. Adına toplumun bozulması, kokuşması, yozlaşması, toplumsal çözülme, ahlaksızlık ve şerefsizliğin diz boyu olduğu durum diyelim, ne söylersek söyleyelim maalesef gelinen durum tam bir felaket! Bunun aksini söyleyen var mı? “Ben şu yardımı aldım, komşum almadı” diyen var mı? Yoksa hep bana hep bana olsun anlayışımı var? “ Ben kendimi kurtardım altta kalanın canı çıksın” bakış açısına ne demeli! Peki, fırsatçılığa, “Ölü soyuculuğa” ne demeli? Bunları çoğalta biliriz. Özetle Elazığ halkı artçı depremleri kendi içinde yaşıyor. Devletin tepe zirvesi geldi, durumu gördü talimatlarını verdi gitti. Peki, sonrası? O talimatların ne kadarı yerine getirildi veya getiriliyor? Halk ne durumda? Neler yaşıyor? Şikâyetleri dinleyen bir Allah’ın kulu var mı? Sorunlara ne kadar çözüm üretiliyor? Bu ve benzeri durumları ciddi şekilde araştırılıp, rapor haline getirilip son derece acil bir şekilde sorunlar çözülmeli. Her şikâyet ciddi bir şekilde ele alınıp sorgulanmalı. Çözüm üretilmeli. Hem de en hızlı bir şekilde. Peki, mağdur ve çaresiz kalan Elazığ Halkı ne istiyor? Hafta sonu, depremi bizzat yaşayan, gözlemleyen, yardım dağıtımlarına katılmış, oradaki sorunların içinde olan, bizzat bilen, bir grup Elazığ lı vatandaşlarımızla bir araya geldik. Virgülüne dokunmadan deprem mağduru Elazığlı vatandaşlarımızın istekleri aynen aktarıyorum; -18 bin ağır hasarlı bina var. Halkın 40 bin kişisi okullarda veya kamu kurum veya kuruluşlarında, 10 bin kişi çadırlarda, büyük bir kısmı konteyner larda kalıyor. Hızlı bir şekilde deprem mağduru halkın yeni yapılacak evlerine geçmeleri, -Evi yıkılmış, tarumar olmuş, insanlara evler bedelsiz ve eşyalı olarak verilmeli veya çok cüzi bir miktarda gelir durumu göz önünde bulundurularak ödeyebilecek şekilde uzun vadeli faizsiz taksitlendirilmeli. -Gelen elektrik ve doğal gaz faturaları iptal edilmeli. Belli bir süre bu hizmet ücretsiz olarak verilmeli. (Su konusunda belediyenin her türlü desteği verdiği dile getirildi.) -Gelen yardımların çoğu gerçek sahiplerine asla ulaşmıyor. Bir alan yirmi daha alıyor. Çevre illerden depremle uzaktan yakından alakası olmayan insanlar gelen yardımlardan en büyük payı alıyor. Dağıtım organizasyonlarında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bunlar mutlaka en kısa zamanda düzene girmeli. Böyle devam ederse ciddi olayların çıkması kaçınılmaz olur. -Esnafa, memura, kendi yaralarını sarmaları için, uzun vadeli, faizsiz kredi verilmeli. (Kredi sicili bozuk olanlar dâhil). -En azından belli bir süre, kira ve eşya yardımı yapılmalı. -Hiçbir siyasetçi Elâzığ’a siyasi şov için gelmemeli, halkın sinir uçları ile oynanmamalı. Özetle depremzede, depremi bizzat yaşamış, olayların içinde olan bir grup Elazığ’ lı vatandaşlarımızın acil istekleri bunlar. Devletin bu sorunları en hızlı bir şekilde de çözmesi bekleniyor. Yetkililer bu sese mutlaka kulak vermeli. Özellikle son derece olumsuz hava şartlarının da olumsuz etkileri göz önünde bulundurulduğunda durumun aciliyeti anlaşılacaktır. Sorunların en kısa zamanda çözüleceğini umut ediyor, yetkililerin halkın sesine kulak verip acil çözüm üretmelerini bekliyoruz. İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı
|
972 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |