İHANETİN ANATOMİSİ Hâin darbe girişimini ilk duyduğumda, herkes gibi ben de önce inanamadım. Beklenmeyen ve umulmayan bir durumdu. Ekranlarda izlediğim düşmanca acımasız saldırıları görünce dehşete düştüm ve çok üzüldüm. İlk şokun hayal kırıklığı içinde “EYVAHHH! İSTİKRAR BOZULUR, EKONOMİ ÇÖKER, ÜLKE 50 SENE GERİ GİDER” dedim. 15 Temmuz 2016 uzun ve karanlık gece, dua ve niyazlarla pür dikkat, olup bitenleri izlerken (itiraf etmeliyim ki) dilim tutuldu, eski tabirle lal-ü ebkem oldum. Sadece “OLAMAZ! YAZIKTIR BU MİLLETE” diyebildim. Benim nutkum tutuldu konuşamadım, ama aldığı bir işaretle meydanlara çıkan, sokağa dökülüp tankları, silahları durduran aziz milletim konuşuyor, tarih yazıyordu. Uyanan ve silkinip kükreyen Müslüman Türk milletinin, alçak darbecilere canını siper ederek kahramanca direnişi ve Allah’ın inayetiyle darbeyi püskürtmesi, tarihe altın harflerle geçecek bir mucize idi. Bu durum tarihimizde ve dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş DEMOKRASİ DESTANIDIR. Böyle bir milletin ferdi olmakla iftihar ediyorum. Bu kahramanlara minnet borçluyuz.
Demiştim ya, ilk şokun tesiri ve üzüntüsüyle dilim tutuldu, yazmıyordum. Çünkü meydanlarda milletim konuşuyor ve tarih yazıyordu. Medyada ve sosyal medyada dile getirilen ihanet girişimi, direniş detayları, kahramanlık hikâyeleri ve analizleri susup dinlemeyi tercih ettim. Vatan, millet ve demokrasi düşmanı hâinlere lâ’net okurken, kahraman şehit ve gâzilerimize dualar ettim. Tek yürek olan aziz milletimizi takdirle izledim. Şehitlere Allah’tan rahmet diliyor, demokrasi nöbeti tutan kardeşlerimi, evlatlarımı, herkesi tebrik ediyor, alnından öpüyorum.
Aradan geçen on günlük süreçte ortaya çıkan detayları ve dün Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, emniyet ve Genel Kurmay binalarında bizzat gördüğüm tahribatı göz önüne alınca, çok büyük bir badireden, Allah’ın inayeti, Cumhurbaşkanımızın dirayeti ve milletimizin kahramanlığı ile kurtulduğumuzu anlıyoruz. Rabbim böyle bir belâyı bir daha milletimize yaşatmasın. Olup bitenleri düşünüp değerlendirince, yaklaşık beş yıl önce, Hz.Üstazımın ilk talebelerinden Adil Amca’nın anlattıklarını hatırladım. Mersin’de yaşayan, doksanlı yaşlardaki bu muhterem amcamızı evinde ziyaretimde Tayyip bey hakkında ne düşünüyorsunuz? Süalime cevabı şöyleydi:”Tayyip bey Hz.Üstaza müntesip bir ailedendir. Üzerinde himmet var. Dünyaya gelince ismini hazret verdi. “BU EVLADIM ÜMMET-İ MUHAMMEDE HİZMET EDECEK VE DÜNYAYA HÜKMEDECEK” buyurdu”
Mersinli Âdil İlbeyli amcanın yıllar önce bizzat Hazretten duyup naklettikleri, son darbe girişiminde gözümün önüne gelince, duyduklarımın hak ve gerçek olduğuna iyice inandım. Evet bu apaçık bir himmet ve ilâhî himayedir. Çok iyi profesyonelce planlanmış güçlü bir darbe ve süi-kast girişimi, mutlak başarıya ulaşması gerekirdi. İçten ve dıştan maddi bütün hazırlıklar mükemmel yapılmış, ajanlar en yakınına sokulmuş, kuvvet komutanları derdest edilmiş, aylardır yapılan bu hazırlığı kimse duymamış, istihbarat uyumuş. Ne büyük bir inkişaf ve tecellidir ki, millet darbeye karşı tek yürek, tek yumruk olmuş meydanlara çıkmış gözünü kırpmadan nöbet tutuyor. Büyük çoğunluğun gözünde ve dış dünyadaki milyonlar nazarında artık CUMHURBAŞKANI MİLLÎ BİR KAHRAMANDIR. Türk milleti önüne düşen güçlü ve sevdiği bir lider olursa böyle kahramanlık destanları yazabileceğini göstermiş ve diğer dünya milletlerine de örnek olmuştur.
Şimdi artık din için, millet için, vatan için, bayrak için, ezan için, namus için, istiklalimiz ve istikbalimiz için her kes, ama istisnasız herkes darbeye ve işgale karşı sesini yükseltmeli ve avazının çıktığı kadar “DARBEYE HAYIR” demelidir. Her kim sessiz kalırsa dolaylı olarak darbeyi desteklemiş olur ve bunlar vatan hâinidir. Siyasi partiler, sendikalar, STK.lar, cemaatler ve tüm toplum kesimleri darbeye karşı ses vermeli ki, sessiz kalan hâinler ve destekçileri açığa çıksın |